23 Aralık 2010 Perşembe

Milli Eğitimle Adam Olacak Çocukları Köreltme Kılavuzu

Kerim devletimiz, biz 80li yıllarda doğan çocukların zekalarının düz-eğik çizgi çizmekle, okuduğumuzu anladık mı sorularıyla, elips şeklinde çizilen ve içine yabancı dil bilen insanların yerleştirildiği kümelerle yeterince gelişmediğine kanaat getirmiş olmalı ki, ilköğretimde köklü yöntem değişikliklerine gitti. Konu komşudan, akrabalardan küçük çocuğu olanlar bu yeni sistem sayesinde kompleks makinalar üretmeyi, oyun metinleri yazmayı, atomlardan molekül oluşturmayı öğrendiler son üç beş yılda. Çocuklar da bol bol din kültürlerini geliştirdiler, ahlak bilgileri edindiler.
Meclis bütçe görüşmelerinde mini mini birlere verilen ödev nedeniyle tartışma çıkmış. Muharrem İnce ve Nur Serter, koca koca insanlar, uğraşmışlar, yapamamışlar, bakan Nimet Çubukçu’ya soralım demişler. Budur ödev:
"Öncelikle verilen harfleri inceleyiniz (e,l,a,t,i,n,o,r,m,u, k,ı,y,s). Her birinde 5’er cümle bulunan metin tabloları oluşturunuz. Toplam 4 metin tablosu oluşturunuz. Metin tablolarını renkli kalemlerle özgün olarak belirlediğiniz ebatlardaki renkli kartonlara hazırlanmış kılavuz çizgilere renkli kalemlerle yazabilirsiniz. Yazdığınız her metne bir başlık bulunuz. Kurduğunuz cümlelerin arasında anlam bakımından bütünlük olmasına dikkat ediniz. Yazdığınız metni görsellerle (resim) destekleyiniz. Göreve uygun bir kapak hazırlayınız."
Nimet Çubukçu ise tokat gibi cevabı yapıştırmış; “Ben üniversite sınavında dereceye girdim.”
Bakanı tebrik ediyoruz. Ben de soruyu cevaplayamadım ama ÖSS başarısından yırttım.
Şu Pisa araştırması da kesin dış mihrakların oyunu.
Hala benim zamanımdaki gibi matematiğin önemli, tarihin önemsiz olduğunu düşünen beyinler-ki bizim müfredattaki tarih gerçekten öyledir, ben tarihin nasıl bir şey olduğunu üniversitede öğrendim-, resimin, müziğin sanat olduğunu bilmeyen ve 23 Nisan resmi denince aklına sadece elele tutuşmuş çocuklar, anneler günü denince de çocuğunu kucaklayan anne gelen öğretmenler, beden eğitimi ders saatini ya herkese zorla takla attırmak ya da sınıfın kızlarını sınıfa tıkıp, erkeklerine futbol maçı yaptırmak için kullanan eğitimciler varsa...
Zor.

10 Aralık 2010 Cuma

Technological Illiteracy

Artık eskisi gibi kitap, dergi, makale okuyamadığımdan yakınıyorum hep. Yaşam tarzım değişti-kahrolsun çalışmak-, zaman bulamıyorum gibi bahanelerim var elbette... Eskiden benim için bir ihtiyaç olan okuma eyleminin şimdi nasıl zorlamayla yaptığım bir aktiviteye dönüştüğünü açıklamakta zorlanıyorum.
Konu nereden aklıma geldi, işte bu yazıyı okuyunca.

"Teknolojinin geldiği noktada birkaç saatte maruz kaldığımız bilgi miktarı, birkaç yüzyıl önce insanların ömürleri boyunca karşılaştıkları oranla aynı. Dahası, bu okuyup izlediklerimizi hatırlamamız gerekmiyor. Gerekli alet edevata sahip olduğumuz sürece birkaç tuşa basarak hepsine yeniden ulaşmak mümkün. İnsan kendine sormadan edemiyor: Acaba bu gelişmeler okuma, algılama ve düşünme şeklimizi nasıl etkiliyor?"

5 Aralık 2010 Pazar

Düşünüyorum

"Aslında insanlar seni hayalkırıklığına uğratmıyor. Sadece sen yanlış insanlar üzerinde hayal kuruyorsun."
Montaigne