11 Ocak 2012 Çarşamba

Biriktirin

Koleksiyoner değilim.

Amaaa benim için anlamı olan her şeyi saklamakta çocukluğumdan beri çok başarılıyım. Eşyalara anlam yükleme konusundaki takıntımla bağlantılı olsa gerek. Kıyafetler, takılar, kalemler, defterler, oyuncaklar, bazen bir kağıt parçası, bazen de bir ağacın dalı çiçeğin yaprağı, formalar, fotoğraflar, gazete sayfaları :)

En son bir ay kadar önce "baba evi"ne gittiğimde şöyyyyle bir döktüm sandıktakileri. İlk sevgilimin kendi el yazısıyla yazılmış sevimli bir kartpostal. Anadolu lisesindeki mektup arkadaşım hintli lalmuanawminin adresinin yazılı olduğu kağıt ve mektuplar(mektupların arasında Lal ve 9 kardeşinin fotosu :D) Maçlara çıkmadan önce antrenörümüzün-ki kendisi senseimdi tüm ilk gençlik yıllarım boyunca- hazırlattığı hedef tabloları ve onlara verdiği feedbackler(Ah ferdoş ah ne eleştirel ne sert ne katıymışsın bana karşı! Boşuna sayko olmamışım) Bolca defter sayfalarının arasında kurumuş dal çiçek yaprak. İlkokul arkadaşlarımın bana doğumgünü hediyesi üzerinde kolsuz tshirtlü Tarkan fotoları olan kartlar =)) Kızlarla yüksel ya da karanfilden, birörnek aldığımız bileklik-bilezik. İlkokul defterlerim, sayfaları renkli kalemlerle süslü. Bebeklik hırkam. Abimin sünnetinde giydiğim elbisem. Arkadaşlarla içkiiçmenin olağanüstü bir durum olduğu yaşlardaki şarap gecelerinden kalma şişe mantarları.

Bana kötü şeyler hatırlatanlar da var. Görünce canımı acıtanlar. Bazen onlardan kurtulmak için çok kuvvetli bir istek duyuyorum; tabi sonuç çoğunlukla hüsran. Mutluluk kadar acı ve üzüntü de benim parçam. Atamıyorum. Bir bileklik, bir oyuncak bebek "nev jr".

En vurucu olanlarsa günlüklerim. Hatta onlardan uzak kalmaya dayanamadım aldım İstnabul'a getirdim. Okuyorum ara ara. Bazen gülüyorum çocukluğuma toyluğuma. Bazen de şaşırıyorum olgunluğuma metanetime. İyi ki yazmışım diyorum iyi ki...

22.6.1999-"Artık doğumgünlerinde bira içiyoruz" yazmışım. 14 yaş için ne kadar mühim düşünsenize. Alkolle tek ilişkim, evde rakı-mangal yapılırken amca ve babamın çocuklar bizden öğrensin içmeyi politikası doğrultusunda "götürrr yeğenim" diye uzatılan rakı bardağından alınan yudumlardan ibaret. Eh büyüyoruz ve merak ediyoruz. Özeniyoruz kendi iradesiyle alkol tüketebilen abilere ablalara. Ne yapıyoruz o zaman? Arkadaş doğumgünlerine giderken-ki koşullar uygun, anne evden kovulmuş- markete uğrayıp bira alıyoruz. Yaş küçük de, o zamanlar 18 yaş altına "napıyon yiğenim" diyen yok. Yüzümüzden de belli temiz çocuklarız. Rahaaatt rahat alıp biraları gidiyoruz toplanacağımız eve. Önce biraz muhabbet geyik eğlence. Ne zaman ki pasta börek faslına geçiliyor, heyecan başlıyor. Görmemiş gibi hemen biralara saldırmıyoruz. Önce biraz yiyelim, kola içelim. Sonra... İçtiğimiz de adam başı yarım hadi bilemedin 1 şişe-kutu bira. Ama şenliği görmelisin. Taaa o zamandan, ileride kızlardan hangilerinin ilgi çekmeyi ve şovu sevdiği, hangisinin ürkek bir kadın olacağı, hangisinin erkek tavlama alanında hiiiç ama hiiiç yeteneği bulunmadığı ortada aslında =))

16.10.2000-"Herkesin çok sevdiği, yanlışlıklarını görmezden geldiği birileri vardır". Bayılıyorum böyle beylik laflarıma :) Hiç akıllanmamışım hala söylüyorum böyle şeyler. Çoğunlukla doğru ama...

7.11.2001- "Artık hayatımda bazı şeylerin önem sırası değişiyor." 16 yaşındayım, dikkat :) Kimbilir kaç kez söyledim ben bunu şu ana kadar.

Arada okuduğum kitaplardan, dinlediğim şarkılardan alıntılar da var. Buket Uzuner, İki Yeşil Susamuru'ndan almışım şu bölümü:
"Oysa benimle olacak erkeğin, yüreği enine boyuna gelişmiş; kahkahasının beyaz özgürlüğü gözyaşının tuzlu emeğiyle hakedilmiş olmalıydı"
Hahahhaha. İşte buna güldüm. Hayatıma giren erkekleri düşündüm de.

Vıııııııııııınnnn... Biraz zaman geçsin, büyüyeyim...

22.12.2004- "Bir şeyi bir kez yaşadı mı, keyif almaya başladı mı, özgürlüğün tadını bir kez aldı mı, yok, hayatta iflah olmaz insan.""Hikayeleri olmalı insanların" Nasıl, büyüdüğüm belli değil mi :) Üniversiye yılları. Kendi ayaklarımın üzerinde durduğum, kendi hayatımı kurduğum günlerin hayaliyle yaşıyorum. Eh o kadar da uzak değilmiş. O zaman dediklerime katılıyorum.

Böyle...