22 Nisan 2015 Çarşamba

Gri değil. Siyah beyaz.

İyiyle kötünün, sevgiyle nefretin, akılla deliliğin arası bir ince çizgi. Beyazdan siyaha geçiş hiç de zor değil. İnsan beyni o kadar karmaşık o kadar anlaşılmaz o kadar tehlikeli ki… Öyle olmasaydı eğer bir anne kendi elleriyle bebeğinin hayatına son verebilir miydi?

Güçlü duygularla zeka ve mantığın birleşimi normal bir sona evrilmiyor çoklukla, uçlara savruluyor...


15 Nisan 2015 Çarşamba

KKB Tipi İlişki Tanımları-2

Beklentim yok derdim hayattan. Kimseden.
Yoktu gerçekten.
Olan biten her şey benim seçimimdi, benim yaptıklarımın ve yapmadıklarımın sonucuydu.
Kimseyi suçlamadım, kimseyi göklere çıkarmadım bu yüzden.
Ketumdum.
Daha doğrusu anlatırdım anlatmasına da, aslolan anlattığım değildi hiç bir zaman.
Dışarıdan bakana her şey günlük güneşlikti; içerisi ise bazen iyi bazen kötü çoklukla parçalı bulutlu.
Büyüdükçe, yaşlandıkça, yoruldukça.
Biriktikçe.
Değişiyorum galiba.
Bekliyorum.
Pahalı hediyeler, sonsuz mutluluk vaatleri, önüme serilen kırmızı halılar, elimi sıcak sudan soğuk suya sokmamalar, canımlar aşkımlar hayatımlar bebeğimler...
Komik olma okuyucu. Bunlara tahammül edebileceğimi zannetmiyorum.
Rol yaparak, -mış gibilerle yürümez hiç bir ilişki. Bende yürümez diyelim; yürüten yürütür, tercihtir.
Ne mi istiyorum?
Sırtımı yaslayıp soluklanmak.
Ve kabul etmek bazen yenilgiyi.
Anlatmadan anlaşılmak.
Durmak, olmak, kendimiz gibi.