22 Temmuz 2010 Perşembe

Nice-Fransa


Çiçekler içinde, yüksek tavanlı, geniş pencereli, yerleri yürüken terliklerinize şarkı söyleten cinsten ahşap döşemeli, tarçınlı kurabiye ve kahve kokulu bir ev; ve yanınızda sevdikleriniz...Huzur, mutluluk.

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Reklamlar

Televizyonla pek aram olmasa da reklam izlemeye bayılıyorum.

Vodafone reklamında Orhan Gencebay "mevsim bahar oluncaaaa..." dediği an gönül telim titriyor, büyüksün Orhan Baba, arabesk yavşaklığı mıdır bu acaba :)

Aygaz Euro LPG reklamındaki Alfa benim olsun.

NTV'nin her türlü inşaat-yapı malzemesi reklamından nefret ediyorum. "boru mu bu boru mu bu" reklam jingle ını yazan arkadaş reklamın iyisi kötüsü olmaz diye düşünmüş olmalı.

Erkek evde rahat rahat Lig TV izlemek ister. Haklısınız.

Herhangi bir Adidas reklamına bırakın kötüyü, vasat, orta denilebilir mi? Beggin' remixli olana, şu ölümcül maç temalı, Raullü, Beckhamlı, Ballacklı olana, originalslara hastayımmmm...

Her sene Nilüfer'in yılın annesi seçildiği bir ülkede Arçelik'in gerçek annelerle doğal bir reklam yapma fikri süperdi.

Bacardi mojito reklamı geçen sene mi patlamıştı? Müzik, ortam... Bacardinin bildiğim kadarıyla bizde yayınlanmayan şu reklamı da 10 numara.

Renault reklamında emektarını servise getirip yeni ticari araçlara uzaylı görmüş gibi bakan amcada kendimi görüyorum, 20 sene sonra Şimşeğimle ben de öyle yapacağım :)

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Tabi ya

İlk dansa en yakışan şarkı; Leonard Kohen'den Dance Me to the End of Love.

(vallahi düşünüyor değildim, öyle, duyunca "aaaa" oldu...)


Histoire D'un Amour'u da çok severdim ama Nihalle Behlül bi dansetmişti onda, olmaz.


Neler düşünüyorum.


Sanırım artık zamanı.

2 Temmuz 2010 Cuma

The Twilight Saga: Eclipse

Dün izledim. Tarzı sevmediğimden, hayatta kendim kalkıp gitmezdim; ama grupça gidilince mecburen uyum sağladım. Tam filme girmeden İMDB puanının 3.6 olduğunu öğrenip gitmeme yönünde baskı yapsam da başarılı olamadım.
Önyargısız olmaya çalışıyorum da... Kötü oyunculuk ve kopuk sahneleri birleştirin, hepi topu o. Hani pazar sabahları erken kalkan çocuklar oyalansın diye TRT de fantastik filmler olur ya, aynı onlardan işte. Hayır o meymenetsiz suratlı odunun nesine aşık hemcinslerim onu da anlamıyorum. "Kitabı çok farklııııııııı yüzlerce sayfa o kadar özetlenebiliyooooooo acımasız olmayın" diyenler; dostum, filmin kitabı %100 yansıtmasını bekleyemeyiz tabi, ama kitaptan bağımsız bir şekilde izleyiciyi içine alan bir kurgu, etkileyici bir hikaye olamaz mıydı?
Sonuçta öpüşme sahneleriyle 13-18 yaş grubuna hitap eden manasız bir şeydi.
Gitmeyin, gidecekseniz de gelmek istemeyeni zorla götürmeyin.

PS// 1.Buradan Cinebonus yetkililerine sesleniyorum, Karaman'da mısır+su 2 TL iken 7 TL ye küçük boy mısır satmaya utanmıyor musunuz?? =))
2.Filmin ana fikri, "sizi ısıtacak bir sevdicek her daim gerek" olabilir mi?