27 Şubat 2011 Pazar

Pilli Bebek-Behzat Ç.

Yorgun gecelerin ardından
Hep aynı yere dönerken
Islak sokaklar boyu düşündüm
Solmuş insanların yüzünden
Gülümseme beklerken
Tren yolları boyu düşündüm
Sanki yıllardır uzaktayım ben
Özlemlerim hep sessiz derinden
Ama yalanlar görürüm hala
Burdan bakınca şu sonsuz dünyaya
Olsun demek de zor artık
Çocuk düşlerimiz yok artık
Erken ölümlerin ardından
Hep aynı yere dönerken
Islak sokaklar boyu düşündüm
Borcum varmış gibi kendimden
Gülümseme beklerken
Tren yolları boyu düşündüm
anki yıllardır uzaktayım ben
Özlemlerim hep sessiz derinden
Ama yalanlar görürüm hala
Burdan bakınca şu sonsuz dünyaya
Olsun demek de zor artık
Çocuk düşlerimiz yok artık

22 Şubat 2011 Salı

Öyle Bir Geçer Zaman ki

Ah Cemile, zaten Osman sayesinde gözyaşları içinde izliyordum diziyi, bir de sen dağıttın bu akşam beni.
Güzel kızım, Aylin'im, annenin karşılıksız sevgisinin kıymetini bil. Onun tokadı ağır gelir şimdi de sevdiğin adama adarsan kendini herşeyinle; an gelir canını acıtır, döner arkasını gider o adam, yapayalnız kalırsın elinde hayalkırıklıklarınla. Yine o annenin elleri ilaç olur sana...

20 Şubat 2011 Pazar

!f İstanbul 2011-Y-eni Kuşak

D'amour et D'eau Fraiche-Aşkla Yaşamak
-alıntı-
"Çağdaş bir Bonnie ve Clyde hikâyesi, aynı zamanda da içinde bulunduğumuz kriz döneminin gençliğine dair iç burkucu bir tasvir.
Kriz zamanlarında hayata atılmaya çalışan gençliğe dair gerçekçi bir portre çizen filmin ana kahramanı 23 yaşındaki Julie Bataille. Julie, okuldan çok iyi dereceyle mezun olmuştur ve iş hayatına atılıp Paris’te kendine bir yer edinmek için sabırsızdır. Ona ilk işini veren, dışarıdan havalı duran ama zaman geçtikçe içinin boş olduğu anlaşılan PR şirketinde barınamaz. İş ararken bir mülakat sırasında Ben ile tanışır. Ben, hayatı günü gününe yaşamakta, ara sıra para kazanmak için ufak tefek kanunsuz işler çevirmektedir. Julie’yi, yazı birlikte geçirmek üzere İspanya’ya davet eder. Bu teklife ilk başta direnen Julie, başka bir işte de hüsrana uğrayınca, herşeyi bırakıp Ben’in yanına gider. Ancak, genç çiftin mutluluğu uzun sürmez. Aşkla Yaşamak bir yandan günümüze uyarlanmış bir Bonnie ve Clyde hikâyesi, aynı zamanda da, genç oyuncuların doğal performansları sayesinde daha da etkileyici hale gelen, sivri dilli bir toplumsal eleştiri. ‘Gerçek hayat’ın - daha doğrusu ileri düzey kapitalizmin - zorunlu kıldığı masumiyet kaybını, onlarla birlikte, siz de tekrar iliklerinizde hissedeceksiniz."

***
-spoiler-
-Ben Ikeada yaşamak istemiyorum!
-spoiler-

Bir de belirtmeden geçemeyeceğim, özellikle sevişme sahnelerinde ne kadar doğaldı oyuncular. Olayı zihinde doğal algılayınca, icra ederken de öyle oluyor muhtemelen. Bizim filmlerdeki "evet şu an 70 milyon bizi izliyor, o yüzden güzel görüntüler sergilemeliyiz" kaygısından eser yoktu.

19 Şubat 2011 Cumartesi

İstanbul Blue Night

Dün akşam uzun bir aradan sonra Taksim'e gittim. Deli koyun gibi öyle anlamsız dolaşırken tek başıma, mavi retro çerçeveli gözlükler takmış insanlar görüp allah allah demek ki yeni trend bu diye düşünmeye başlamıştım ki, odakulenin önünde bir hareket bir kıpraşma mavi aydınlatmalar... Müziğe doğru gitti ayaklarım, canlı performans var İstiklalin ortasında.
İstanblue votka sponsorluğunda sokak performansları, belirli mekanlarda konserler organize edilmiş İstanbul Blue Nights adıyla. Mekanlar da Nublu, Hayal Kahvesi, Jolly Joker gibi bilinen, sevilen yerler. Odakulede de İlham Gencer çıkacaktı, ben beklemedim soğuktu hava. Beklediğim arkadaş gelince Hayal Bistroya gidelim dedik, tüm gün çalışıp eve ulaşmak için de 2,5 saat araba kullanınca yoruldum, ki zaten normal zamanda da çok kalabalık hareket kaldırmaz benim bünye, tıklım tıkış konser olmamalıydı. Çilekeş çıkacaktı orada da, ilk gittiğimizde 10-10 buçukta çıkcak denilen gruptan 12ye doğru hala ses çıkmayınca kalktık. Son biralar için mekan Lamelif'ti. St. Pulcherie Fransız lisesinin karşısında, sahaf ve cafe-bar. Gittiğimizde 3 eleman emprovize birşeyler çalıyordu. Sonra kasadaki amca-mekan sahibi sanırım- gitara geçti, bası başka bir abi aldı :) Küçük, sıcak ortam. Genel ambiyans bana Ankara'daki Tenedos'u hatırlattı. Amatör caz, blues gruplarını dinleyip, sıcak şarap içilen bir yerdi Tenedos, hala duruyor mudur, aynı mıdır bilemedim.
***
Yorgunum; ruhum, kalbim, ellerim, gözlerim hepsi yorgun.
Hastayım; ruhen, bedenen.
Yataktan mutlu kalktığım, enerjik uyandığım günleri özledim.
Yarın sabah gidiyorum, yüzlerce km uzağa.
Gitmek, geride bırakmak iyi gelir derler, umarım işe yarar.