15 Aralık 2011 Perşembe

Hayat Güzeldir

Gaziantep'te gezilir, tozulur, yorgunluktan bayılacak hale gelinir. Kalenin eteğinde, restore edilip otele dönüştürülmüş taş bir binanın avlusundaki masalar ve efes pilsen şemsiyeleri dikkati çeker. Dükkanın önüne çökmüş muhabbetini eden dayılar göze kestirilir. Bir masaya oturulur ve bira-fıstık siparişi verilir, biralar soğuk olsun temennisi dayıya iletilir umutsuzca. Veee 2 dk içinde sakin adımlarla dayı geri gelir. Elinde buzlukta dondurulmuş bira bardaklarıyla, kamyoncu efeslerle. Ardından fıstıklar, antepfıstığı değil, yer fıstığı... Minnacık ve çok lezzetli. Kısacık ömrümüzde içtiğimiz en lezzetli biradır. Mekana her akşam gitmek farz olur. Arkadaşlarla geçirilen dakikalardan mı, cool dayıdan mı, biradan mı, fıstıktan mı bilinmez; hayat güzeldir işte.

12 Aralık 2011 Pazartesi

At Gözlüklü Erkek Egemen Toplum

Kalabalık olanın faşizmine, orta-üstü gelire sahip ortalama insanın tepkisizliğine duygusuzluğuna, ailesinin gölgesinde mantar olarak hayatına devam eden oğlan çocuğu vurdumduymazlığına, bilgi sahibi olmadan fikir-hatta önyargı- sahibi olabilen insana gitsin Seren Yüce'den Çoğunluk.

Altın Portakal'da çok konuşulmuştu, izleyememiştim, dün izledim.

"Ezilen" ajitasyonu yoktu filmde. Babasının rahle-i tedrisatından geçen Türk genci vardı. Askerlik önemliydi. Erkek dediğin duygusuz olurdu, ezmeyi bilirdi. Baba ne dese, emirdi. O emirlere itaat demek, boyundaki ipin, babanın uygun gördüğü ölçüde gevşemesi demekti, araba, akşam dışarı çıkmaya izin... Davul bile dengi dengineydi. İnsan kendisi gibilerle vakit geçirmeliydi.

Tesadüfen dün Boratav Hoca'nın da bu film üzerine bir yazısı yayınlandı. Türkiye'de sınıf olgusu kapsamında değerlendirmiş. Buyrunuz.