12 Ağustos 2016 Cuma

Bencilliğim ve hayata tutunduramadığım ağaçlarım üzerine - I

Uzaktım çok sevdiğim evimden. İşim yüzünden. Gitmeli gelmeli seyahatli. Tek suçlu işim değildi tabi, yazıyorum ya buraya, iyi geliyordu gitmek, gidiyordum, gidebiliyordum bazen. Hayat bu haliyle devam ediyordu. Her şekilde devam ediyordu herkes için her yerde. İçinde kendimi kabuğuna saklanmış kaplumbağa gibi huzurlu hissettiğim evimde, kitaplarım, koltuğum, ütüm ve kaz tüyü yastığım ile mutluydum. Tek eksiğim o üzerindeki turuncu toplarıyla, çiçek dönemindeki sarhoş eden kokusuyla bana bile acaba yüce bir yaratıcı olma ihtimali var mı sorusunu düşündürecek kadar güzel portakal ağacıydı. Gidip bir seradan almak kolaydı da. Bakabilir miydim? Seviyordum. Bence önemli ve gerekli tek koşul buydu.

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Sebep Sen

Kapının girişinde duran gri terlikler, banyodaki okyanus kokulu duş jeli ikinci diş fırçası ve havlu, dolabındaki sana ait olmayan tshirt... Akşam eve geldiğinde yüzüne tatlı bir tebessüm yerleştiren şeyler canının acıttığında neden diye sormaya gerek yok, sebep kendinsen.