6 Ekim 2016 Perşembe

Bencilliğim ve hayata tutunduramadığım ağaçlarım üzerine - II

Beni azıcık olsun tanıyıp da, sabahları erken kalktığımı, sabah insanı olduğumu bilmeyen var mı?

Yine erken uyanmış, ormanda koşmuş eve dönerken, seraya uğramak vardı aklımda. İlk ağacımın acısını dindirmiş ayrılığı kabullenmiştim. Şimdi tekrar zamanıydı. Bu yazı İstanbul'da geçirecektim, önceki yaz olduğu gibi. Avcı toplayıcılıktan tarım toplumuna geçiş.

Elindeki hortumla yan yana dizince yeşil bir halıya benzeyen fideleri sulayan teyzenin çiçekleri ayrı bir güzel göründü gözüme, durdum. Ne istediğimi biliyordum, şöyle bir bakındım ve turuncu sarı yeşil meyveli ağaçlara yöneldim. Dallarındaki yeşil limonlarını görünce gözlerimden kalpler fışkırmasına neden olan ağacı kaptım hemen, bunu istiyorum dedim.