31 Ağustos 2014 Pazar

Özdöküm

Çok istersin bir şeyler yapmak, ataletinden sıyrılmak, kendi çizdiğin hayat çizgini tek düzelikten kurtarmak ve hayal ettiğini gerçekleştirmek; ama yapamazsın ya bazen...
İşte öyle bir anda, mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürüklenirken ben, hayatımda ilk kez sevdiklerimin yara bandı olma görevimi askıya alıp kendi yaralarıma odaklanmışken, yoruldum derken, senseim acımasız gerçeği vurmuştu yüzüme:
-Yeterince istemiyorsun, demişti. Gerçekten istesen, yaparsın. Kendinden başka engelin yok.
İlk tepki olarak kontratağa geçtim tabi bu "beylik" laflar karşısında. Sorumluluklarım vardı hem kolay mıydı öyle hop diye zaman lazımdı para lazımdı enerjim yoktu yorgundum... 30. saniyenin sonunda sesim kısılmaya, cılızlaşmaya başladı. Evet, bahaneydi hepsi. Ki zaten saydığım gerekçelerin bana engel olduğu yönündeki hipotezimim çürütülmesi 1, bilemediniz 2 dakika sürdü.

8 Ağustos 2014 Cuma

Söz Biter

Yaz geldi yazasım gitti; değil aslında.

Nerden başlayıp ne yazacağımı bilemiyorum. Ne anlatacağımı. Kelimeye sığmıyor his.

Bir şeyler hep karanlık bu coğrafyada. Hayat hep zor.

Sokaklar çocuklarla dolu. Ayakları çıplak. Tenleri yanık. Karınları aç. Cam silip, mendil satıyorlar. Arabanın camına vurup, abla para istemiyorum da şu suyu versene diyorlar... İnsanlığımdan utanıyorum.

Çocuk esirgeme kurumunun yuvaları var. Aile sıcaklığından, sevgiden mahrum çocuklar. Elini tutunca, saçını okşayınca, dün yaptığı resmi sana gösterince mutlu olan çocuklar. 10 dakika ayırıp bir masal okuyunca pırıl pırıl gözlerle seni dinleyen çocuklar. Yuvadan ayrılırken peşinden gözyaşı döken, bi' kere saçını elleyebilir miyim diyen çocuklar.

Çalışan çocuklar var. Bizim sokakta top oynadığımız yaştalar. Erken büyümek zorundalar. Halleri tavırları koca kadın/adam; kolay değil büyüklerin dünyasında var olmak.

Üzerine bombalar yağan çocuklar var. Sözün bittiği yer. Ne söylenebilir ki babasının cenazesinin başında annesi teselli eden bir çocuk hakkında?