10 Temmuz 2015 Cuma

Hoş Sohbet

Bundan iki ay önce, henüz yaz gelmemiş ve akşamlar hırkasız geçirilemezken, alkolün etkisiyle su yüzüne çıkmış bilinçaltımızın yönetiminde sohbet ederek yürüyorduk karanlık ara sokaklarda. Serpiştiren yağmuru ıslatan değil ferahlatan olarak algılıyorduk o sıra. -Kaç yaşındasın şu anda, tam olarak, dedi. 30 döküldü dudaklarımdan ne fark ederdi ki 29 ya da 30 olması.
Derin derin iç çekti, düşündü, aslında karadenizli genetiğinin ona bahşettiği canıtez telaşlı hallere çok tersti ya bu, anladım, derinlerdeydi. -Benden tam 10 yıl öndesin, dedi. -Nasihat olarak algılama bunu sakın. Bilirsin, herkesin tecrübesi kendine, inanmam nasihatlere. Sadece şu söyleyeceğimi bir düşün, gece yastığına başını koyduğunda. Neden bu kadar acımasızsın kendine karşı ve neden bu kadar fedakar başkalarına? Her şeyi kontrol etme ve kendi düzenine sokma çaban niye?Rahat bırak benliğini. Hayat, dünya, sen her şey kusurlu evet, güzel mi bilmem ama bunun sorumlusu sen değilsin ve her şeyi değiştiremezsin. Başkalarına gösterdiğin hoşgörüyü anlayışı şefkati kendine çok görme. Ve tam şu anda, 30 yaşında kendin için bir şey yap. İşin kariyerin sağlıklı yaşam bakımlı kadın hikayelerinin canı cehenneme onu kastetmiyorum. Seviyorsun sanatı, sanatçıyı. Fotoğraf çekmeye zaman ayır. Sporu vücudun ya da sağlığın için yapmıyorsun ya, 5 sene sonra şu maratonda koşacağım de. Dil öğren. Master yap hayır hayır finans değil sanat tarihi, psikoloji... Koşudan sonra caddebostanda çimlerde uzandığında, bir kez olsun kendini düşün, kurtul canını sıkan her düşünceden. Sev kendini küçüğüm, bil ki değerlisin, sen olduğun için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder