26 Eylül 2015 Cumartesi

Ne Orada Ne Burada


Hep böyle oluyor. Yapsan olmuyor yapmasan eksik kalıyor. Hayat huzursuzluklarla geçiyor.

7 Eylül 2015 Pazartesi

30. Yolun Çoğu.

Cuma akşamı işten çıkıp, kelimenin tam anlamıyla sokağa vurdum kendimi. Yürüdüm. Düşüncelerim ve ben. Beşiktaş'a vardığımda yürürken geride bıraktıklarımdan mı, özlediğim dostları görecek olmamdan mı bilmiyorum, hafifledim. Sonra hasretle kucaklaştık İkoyla. Onun sıcaklığı ve pozitifliği sarıp sarmaladı hepimizi. Konuştuk. Dertleştik.Onun her biri birbirinden güzel arkadaşlarıyla çene çaldık.
***
Cumartesi sabah aheste bir kahvaltının ardından çıktım evden. İşlerim vardı, biraz iş biraz sohbet, öğleni ettim. Karşıdaydım, sevdiğim herkesin gitmesi geleneği yine bozulmuyordu, bu sefer de kardeş kontenjanından birilerini yurt dışına yolluyordum, gitmeden görmeliydim. Gördüm. Yüzyıllık ağaçların gölgesinde bira içerken sorguladık milyonuncu kez hayatı. Mutsuzluğa vardık yine.
***
Pazar, sevgi dolu bir masada huzurlu bir kahvaltıyla başladı; derin mevzulardan gündelik konulara sohbetle muhabbetle geçti. Saatler geçti. Paylaşmanın güzelliğini yanıma alıp döndüm eve.
***
Pazartesi. 30 yıl önce bugün gözlerimi açtığım dünyaya uyandım sabah erkenden. Şiddetin ve ölümün normalleştiği, minnacık çocuk cesedinden caps yapabilenin nefes aldığı bu ülkede, insan eliyle eşitsizliğin ve kötülüğün mabedi haline gelen bu dünyaya.

Söyleyin bana iyi ki doğdum mu?

1 Eylül 2015 Salı

Gitmek İyi Geliyor, Her Zaman

Sık sık bahsederdim eskiden burada, gitmekten, yolda olmaktan. Sonra, biraz görev değişikliği etkisiyle, kısmen İstanbul'da olma keyfinden, çokça da rehavetimden çakıldım yerime, ve özledim sırtımdaki, kafamdaki her şeyi geride bırakıp hiç görmediğim bilmediğim sokaklarda gezmeyi; gördüğüm bildiğim sevdiğim yerlerde kahvemi yudumlamayı, yeni insanlar tanımayı. Her zamanki gibi, yine bir yaz tatili planım yoktu, ama planı olan sevdiklerim vardı :)