7 Eylül 2015 Pazartesi

30. Yolun Çoğu.

Cuma akşamı işten çıkıp, kelimenin tam anlamıyla sokağa vurdum kendimi. Yürüdüm. Düşüncelerim ve ben. Beşiktaş'a vardığımda yürürken geride bıraktıklarımdan mı, özlediğim dostları görecek olmamdan mı bilmiyorum, hafifledim. Sonra hasretle kucaklaştık İkoyla. Onun sıcaklığı ve pozitifliği sarıp sarmaladı hepimizi. Konuştuk. Dertleştik.Onun her biri birbirinden güzel arkadaşlarıyla çene çaldık.
***
Cumartesi sabah aheste bir kahvaltının ardından çıktım evden. İşlerim vardı, biraz iş biraz sohbet, öğleni ettim. Karşıdaydım, sevdiğim herkesin gitmesi geleneği yine bozulmuyordu, bu sefer de kardeş kontenjanından birilerini yurt dışına yolluyordum, gitmeden görmeliydim. Gördüm. Yüzyıllık ağaçların gölgesinde bira içerken sorguladık milyonuncu kez hayatı. Mutsuzluğa vardık yine.
***
Pazar, sevgi dolu bir masada huzurlu bir kahvaltıyla başladı; derin mevzulardan gündelik konulara sohbetle muhabbetle geçti. Saatler geçti. Paylaşmanın güzelliğini yanıma alıp döndüm eve.
***
Pazartesi. 30 yıl önce bugün gözlerimi açtığım dünyaya uyandım sabah erkenden. Şiddetin ve ölümün normalleştiği, minnacık çocuk cesedinden caps yapabilenin nefes aldığı bu ülkede, insan eliyle eşitsizliğin ve kötülüğün mabedi haline gelen bu dünyaya.

Söyleyin bana iyi ki doğdum mu?

2 yorum:

  1. İnsanoğlu var oldukça kötüler ve kötülükler olacak. Yeterki biz iyi tarafta olalım. Unutmamak lazım "iyiler hep kazanır". En azından masallarda bize öyle öğretildi :)
    Her gününü bir armağan gibi yaşayarak geçirmen dileğiyle, yüzünden gülümseme, kalbinden sevgi eksik olmasın.

    İyi ki doğdun...

    YanıtlaSil