23 Şubat 2016 Salı

Ankara-Yine Yeniden

Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünü değil, bizzat kendisini sevendim ben.

Denizi yoktu, boğazı hiç yoktu. Öyle yüzlerce yıllık tarih dolu sokakları da. Cumhuriyetle parlamıştı yıldızı, öncesinde anadolunun göbeğinde kasabaydı işte. Ama işte o dönüşümle birlikte... Seçilmiş siyasilerin, eğitimli bürokratların, üniversitelilerin, gazetecilerin, yazarların, memurların yaşan alanı olmuştu. O burun kıvrılan kamu binaları kişiliğiydi bu şehrin. Soğuktu, griydi. Bu yüzden öğrencisi çalışkan, müzisyeni disiplinli, sporcusu azimli, yazarı derindi.

12 Şubat 2016 Cuma

Dev Böcek Samsa

Herkes gibi, her şey gibi değişiyorum. Yürüyorum, huzursuzum, soruyorum. Aslında debeleniyorum. Bir süredir daha başıma buyruk; daha hesapsız. Hep bir olmamışlık duygusuyla. Hayat böyle bir şey sanırım. Sabah güneşinin vurduğu yatağında gülümseyerek başladığın güne içinde yaşadığın toplumdan utanç duyup buralardan kaçma isteğiyle yanıp tutuşarak devam etmek, gün içerisinde iş güç koşturmacasıyla aklından geçenleri askıya almak ve çalışmak, hep çalışmak her şeyi unutmak istercesine, akşam olup eve dönünce kişisel muhasebeye girişmek kendi kendini kanırtarak.
***
30umda, yavaş yavaş öğreniyorum, değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmeyi, kendime zaman ayırabilmeyi, durmayı, soluklanmayı.