11 Şubat 2015 Çarşamba

Hediye nedir? Ne değildir? Bence.

1-Hediye, sevdiğin, değer verdiğin insanların gözlerinde küçük pırıltılar yaratacak, onları mutlu edecek, belki bir ihtiyaçlarını karşılayacak paylaşıma verilen addır. Değeri, sanıldığının aksine fiyatı/bedeli ile değil, yarattığı etki ile ölçülmelidir; ki hiç bir duygunun değeri 3 gr 5 kg 1 milyon gibi somut birimlerle hesaplanamayacağından, ancak ve ancak hissedilir.

2-Hediye verme eylemi, içten gelir ve hangi gün yapılacağına kişi kendisi karar verir. Doğru zaman, sevgililer günü anneler günü X günü A günü değildir çoğu zaman. Madde 1'in gerçekleşmesine bu günlerden biri vesile olduysa durum pek de vahim değildir; ama bu belirli günlerde görev bilinciyle hediye alınması, tüm ilişkilerde görev bilinci ile yapılan her şey gibi değersiz ve önemsizdir.


3-En güzeli, en beklenmedik anda gelendir. En değerlisi, kendin hakkında kimsenin önem vermediğini düşündüğün detayların yakalandığını gösterendir. Tüm çiçeklere bayılsan ve en çok papatyayı sevdiğini söylesen de asil ve sade duruşlarına, ferah kokusuna bayıldığın, kendinle özdeşleştirdiğin frezyaların, mevsimi gelip de çiçekçilere düşer düşmez gelip kapını çalmasıdır bir akşam iş dönüşü. Tanışıklığınızın çok uzak bir geçmişe dayanmaması nedeniyle seni yeterince bilmediğini düşündüğün arkadaşının, normalde çok nadir takı kullandığını ve her bir takının kendi çapında anlamı olduğunu gözlemleyip öğrenerek, bir pazar akşamı gidilen sinema salonunda minik bir kutuda inci küpeler sunmasıdır sana. Binlerce km uzakta yaşayan can dostunun ülkeye döner dönmez kalkıp İstanbul'a gelmesidir senin için, ben buradayım diye çalan telefondur. Hayatında eve bir tek ekmek almamış ağabeyinin o çok sevdiğin kahveden alıp kuzen aracılığıyla sana göndermesidir taaa Belçikalardan.Karanlık odada kendi ellerinle bastığın ve eline almaya kıyamadığın fotoğrafı, ona hayran hayran bakan sevimli surata al senin olsun diye verebilmektir. Bazen gecenin bir yarısında radyoda çalan şarkıyı edersin hediye. Bazen de eve hep aldığın minik çikolataları, mahallenin çocuklarına dağıtır ve o coşkulu sevinci izlersin, paylaştıkça güzel hayat dersin kendi kendine. Bayramda eve giderken anne ve babaya "bayramlık" almak da ayrı bir güzeldir, çocuk gibi sevindiklerini hissedersin o "ne gerek vardı" cümlesinin altında. Yoğun bir iş akşamında kafanı kaldıramadan çalışırken gelen sıcacık kahve midir hediye yoksa kahveyi getirenin yüzündeki o içten gülümseme mi, emin olamazsın hiç.

***
Aklınızla ve mantığınızla değil, kalbinizle verin hediye. Ve o standart günlerde değil, içinizden ne zaman gelirse...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder